18 Temmuz 2017 Salı

Merhaba Savaşçı'!


Merhaba güzel insan...

Şu an bir fırtınanın ortasından yazıyorum sana bunları. Fırtına derken mecaz anlamda değil, cidden bir fırtınanın ortasındayım. Rüzgar çıldırdı, deniz dalgalandı, çam ağaçları yere yatarken kozalaklarını bomba gibi yere yağdırıyor. Bende onlara bakıp gülüyorumm... "Hey ıskaladınnnn :)" Yağmur yağmur değil yarısı dolu, şimşekler kendini kaybetmiş nereye düşeceğini şaşırıyor...
Neyse...

Her şeyi ve herkesi affettikten sonra savaşçı olmanın ne anlama geldiğini daha iyi anladım. İçine nefesi sevgi ile almak ve sevgi ile nefesini dışarı emanet etmek. Farkında olmak her an kendini.. Mesela o an kambur durduğunu farkına varıp hemen dikleşmek. Bunca sene boş ve anlamsız şeylere anlam yüklemenin, ve bunu uzun bir süre yapmış olmanın hayal kırıklığı yok değil ama vakit bu zamansa uyanmak için çaresi yok. Tevekkül ile başını eğmek ama tam ayaklarına kadar teslim olmak...

Bugün sana nefesten bahsetmek istiyorum.

Nefes...

Farkında olmadan her saniye yaptığın şey.. Devamlı alıp verdiğin ama ne olduğunu bilmediğin. Aslında her şeyin ilacı olan mucize... Normal şartlarda doğduğumuzda "o ilk şaplağı popomuza yediğimiz an" doğru yapmayı bildiğimiz şey. Ancak daha sonra, sonra sonra ki bu 2 yaşında bir çocuk zamanında başlıyor, aile baskıları, yapma, etme, aman ha, bana bak gibi cümleler ile çocuğu korkutarak yukarı çekilen nefes. İşte o diyafram nefesi korku ve endişeler ile, heyecan ve kırılganlık ile kesik kesik olmaya ve diyafram kısmında göğsümüzün üst kısmına kaymaya başlıyor. İşte bundan sonra zaten bütün hikayeler başlıyor. Panikatak, kaygı bozukluğu, oksijeni yetersiz alan organlarda hastalıklar... çok araştırdım çünkü bende yaşadım. çok araştırdım çünkü depresyonda verilen ilaçları kullanmak istemedim. çok araştırdım çünkü son zamanlarda nefes alamıyordum ve evden dışarı çıkmak istemiyordum. Sebebi ise malum yaşadığımız saldırılar, bombalar... insan psikolojisini bozan olaylar... Gelecek ile olan kaygılar ve birden bunların insanların bize zaten hissetmemizi istediği şeyler gibi gelmeye başladı. Onlar bunu istiyorlar. Korkmamızı, yaşamamızı, evlatlarımız için korkmamızı oysa ben birden kaderi unutmuştum. Hayır onların dediği olmayacak. Allah'ın dediği olur ve dedim ki...

Önce ben değişeceğim.

Önce ben nefes alacağım.

Ben önce huzuru bulacağım.

Şimdi etrafımda olan şeylere evet biraz tepkisizim bunun sebebi önem vermediğimden değil. Gerçek olmadıklarından. Bilmediğimiz, anlamadığımız şeyler için çok kafa yormaya ve uykusuz kalmaya hele hele o güzel vucudumuzu nefessiz bırakmaya hakkımız yok. Bu konularda konuşmaya da gerek yok.

Yağmur başladı tekrar...

Seviyorum yaaaa...

Yağmuru... Şimşekleri.. rüzgarı... Ben yaz adamı değilim diye kaç kere söylemeyeceğim bilmiyorum ama çocuk olunca da işte deniz kum güneş gerekiyor. Sanırım bu yaz bu sene gelmeyecek.

Hmm.. Nefes...

O zaman derin bir nefes alın. "Asana"...

Chakralarınızla ilgilenin biraz, inanın kapanmışlar. Bir beş kez dönün etrafınızda kapalı mı değil mi anlarsınız :)

Sevgi ve ışıkla IŞIK Savaşçıları...

Gaf

‘İçimdeki ilahi ışık, senin içindeki ilahi ışığı saygıyla selamlıyor.’



















Hiç yorum yok: