Selam dost!
Uzun zamandır görünmüyordun? Engelli yollar kinayeli tekmeler attı inceden, kıyafetsiz ve kifayetsiz seviyeler içinde buldum kendimi son demlerde, ama özümde iyiyim. Sorduğun için teşekkürler... Uzun zamandır gözlerimin içine bakarak "gerçekten" nasıl olduğumu kimse sormamıştı. Dost! Sen sordun daha iyi oldum. Her şey daha çilek koktu bak şimdi, portakal kabuğu sanki soba üstünde nice anılar hatırlattı. Sobam yandı sayende, ateş gördü evim kestane için, sevinç buymuş! Değil mi?
Çayı demlediğinde yoksa beraber içecek dostun -manası- yoktur? Koyarım hemen bir ince belli... Senelerin belini büker, saygı duruşuna alırız arkamızdan sinsice kaldırım biçenleri... Geldikleri yol "yol" değil deriz beraber, gülerek döneriz onlara değil mi? Saklarız gözyaşlarımızı, kapalı kutuyduk zaten senelerce, kimse okuyamadı sözlerimizin satır aralarını bilmez miyim... Bilmez miyim her virgülden sonraki nefes aralığında kopan fırtınaları, ağlarken sessizce- hırçınca- küfredilen pişmanlıkları. Bugün pişman olmamaktı önemli olan ve bugün bizi biz yapandı yaşanan serüvenimiz...
Dostum!
Seni özledim. Bazen sadece özlemdir kıyıya vuran yakamozlar, denizin kıyısı parlar gerisi değil.. İntihara kalkışan yunus değiliz biz! Nerede parlayacağını bilen minik canlılar mıyız? Ahh dostum.. Duvarlar konuş-mu-yormuş, sensizken anladım çünkü seninleyken masalar "bile" konuşurdu. Dalgalar küfreder, kediler sitem eder ve eller sadece savrulurdu ortalıkta. Ama dünya durdu ve dönmeyi bıraktığını ilan etti. İnsan olmaktan vazgeçti tüm canlılar ki bilirsin büyüklüktü insanlık derininde okyanusun. Büyük adam olmak için geldik hepimiz ve zannettik ki parası olan büyüktü. Ama 1 devirdi bu, devr-i ALEM di... Kalorifer sistemi bu. Her kış büyür değeri kaloriferin ve her yaz görür dibini alemin. Sevinçleri parada aradı dost sandıklarımız, para için sattılar bizi. Farkında bile olmadan yaptılar bunları ama biz hayatı çok küçük yaşta öğrendik. Aç kaldığımız gecelerde gözyaşlarımı içtiğimi çok bilirim. Okula gidemezken beni taşıyan dostlarımı tanırım. Hala yanımdalar şükür, nasıl borcumu öderim ben o cana? Trilyon versem ödenir mi? Bak işte bazı iyilikleri, para ile ödeyemezsin... Canını versen bitmez. Ömürlüktür! Onun için çok küçük bir şey senin için dünyadır. Hepimiz bir küçüğüz.
30 yaşına gelmiş olsak bile miniğiz, 40 yaşında olsak bile annelerimizin biz hala minik bir kız çocuğuyuz bahçede koşturan. Hep önümüzde duran bir büyüğün olması ne büyük bir gurur.
Merhaba Dost!
Sana mutluluk nedir söylemeliyim. Öğrenmelisin bunu.
Söz vermek kolay bir cümle değil. Önce bunu idrak et. Çünkü sen verdiğin sözü karşında duran insana değil Allah'a veriyorsun. 3 gün ayakta seni bekleyeceğim diye söz verdiği için, gelmeyen bir insanın beklenildiğini biliyorum. Demişler ki git artık neden buradasın? "Ben söz verdim, Allah'a verdim o sözü, beklerim dedim, bekleyeceğim." Bitmiştir. Erdem kalmadı insanlarda, onur kalmadı. Mertlik bozuldu.
Büyü diyorlar bana. Büyü! İstemiyorum... Büyümek istemiyorum. Görüyorum büyüyenleri, hoşuma gitmiyor.. Huzursuzlanıyorum, nefes alamıyorum onların yanında. Hırçınlaşıyorum, ağlamak istiyorum, isyan ediyorum sonra niye geldi bu insanlar bu hale... Oyuncak zaferler ile mutlu olamam ben.. Benim başarım sevmek, herkesi sevmek, her şeye rağmen sevmek... Affetmek. Başka mirasım yok benim yanımda bulunanlara... Ne para bırakabilirim ne mülk. Aç biri varken etrafımda bana yemek yemek düşmez, boğazdan geçmez.. Boğazdan ancak Fatih Sultan Mehmet'in taşları döküp, üstünü yağlayıp kaydırdığı gemiler geçer. Bir amaç uğruna yapmıştır bunu. Zekayı bir amaç uğruna çalıştırmıştır. Benimde zekam insanlığa çalışır, hinliğe değil!
Merhaba Dost!
Gitme kal konuşalım biraz daha.
Anlat bana...
Biraz daha anlat, daha da insan olmayı anlat. En insan olmayı.
Öyle güzel konuşuyorsun ki... Doyamıyorum.
Gaf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder